Nazca için ilk bilimsel açıklama, Alman matematikçi Maria Reiche'den (1903-1998) geldi. 1946 yılında Nazca yakınlarındaki San Pablo kasabasına yerleşti ve yaşamını Nazca çizgilerinin sırrını bulmaya adadı. Bilimsel kariyerini geogliflerle yapmak isteyen Maria sayesinde Nazca'nın dev şekilleri,1983 yılında UNESCO tarafından "Dünya Mirası" kategorisinde koruma altına alındı. Maria Reiche, öncelikle bu çizgilerin nasıl çizildiği sorusuna bir açıklık getirdi. Ona göre, kumun daha koyu olan üst tabakası kazınmış ve böylece alttaki daha açık bir tabaka ortaya çıkarılmıştı. Ona göre, şekiller Güneş'in, Ay'ın ve bazı yıldızların pozisyonunu yansıtıyordu. Ve insanlara ne zaman ekinlerini ekmeleri, ne zaman tarlalarını sulamaları ve ne zaman ekini toplamaları gerektiğini hatırlatıyordu. Ne var ki, daha kuşkulu bilim adamlarına göre bu sav, bir bakıma dev okları ve düz çizgi biçimindeki şekilleri açıklıyordu, ama özellikle hayvan figürlerinden oluşan görüntüler konusunda yetersiz kalıyordu. Düz çizgiler de hemen bütün yönlere kaydırılmıştı. Daha sonra bilgisayar aracılığıyla yapılan hesaplar, şekiller ve çizgilerin sadece yüzde 20'sinin astronomik pozisyonlara uygun düştüğünü gösterdi. Maria Reiche'nin kuramı belki olayın bir yönünü aydınlatıyordu, ama acaba tümünü aydınlatmaya yetiyor muydu? Bu tüm bilim adamlarının her zaman merak konusuydu.
Nazca'nın sırrını popülerleştiren ve belki de ilham yoluyla hissettiğini kitabında yazarak, okuyucularını bambaşka düşüncelere sevk eden isim, Alman "new age" yazarı, Erich von Däniken oldu. 1968 yılında kaleme aldığı "Tanrıların Arabaları" adlı araştırma kitabında, bu dev şekillerin uzaylı zekâsının ürünü olduğunu öne sürdü. Daniken’e göre, yamuk biçimindeki ana şekiller, basit bir biçimde uzay gemilerinin iniş pistleriydi. Ve uzaydan gelen ve gelişmiş bir teknolojiye sahip bu yabancılar, yerel halk tarafından "tanrılar" olarak kabul görmüşlerdi. İşte o nedenle, daha sonra bu gökyüzünden gelen tanrılarla iletişim kurmak için kumun üzerine, büyük çoğunluğu hayvan figürlerinden oluşan dev şekiller çizmişlerdi. Bu İzler, 1300 kilometre karelik bir alanı kapsamaktadır. Nazca ovasında toplam 26 çizim vardır. Bu izlerin bulunduğu yerden çıkarılan çanak çömlekler M.Ö 300 ve M.S. 540 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir.
Nazca’da yapılan kazılar ve araştırmalarda geoliflerin 12 kilometre kuzeybatı yönünde ortaya çıkarılan kazılarda (Cahuachi kazıları),çok sayıda eşya gün ışığına çıktı. Bu bölgede yapılan kazıları koordine eden İtalyan mimar ve arkeolog Guiseppe Orefici, ayrıca burada 24 kilo-metre kare genişliğinde dev bir nekropol ortaya çıkardı ve buraya tahminen 20 bin ile 30 bin kişi gömülmüştü. Ortaya çıkarılan çok sayıda mumya, süs eşyası, müzik aleti gibi eşyaların arasında bulunan iki şey İtalyan arkeologun dikkatini çekmişti. Üstlerinde geogliflerdeki çizgilere benzer şekillerin bulunduğu seramik vazolar, çanak çömlekler çıkarıldı. Bu eşyaların üzerinde de Nazca’daki yere çizilen desenlere benzer şekiller vardı. Ve bir o kadar önemli olan bir mezarda ortaya çıkarılan ölü töreni mantosu idi... Bu 2000 yıllık mantonun kenarlarına 500 tane küçük bebek işlenmişti. Bu bebeklerin bir kısmı müzik aletleri çalıyor, diğerleri de ellerini havaya açmış bir şekilde dans ediyorlardı. Her bebeğin yaptığı hareketi bir başkası izliyordu. Bebeklerin davranışları bir ölü gömme ritüelini çağrıştırıyordu. İşte bu noktadan hareket eden İtalyan arkeolog, Nazca geogliflerinin dinsel bir ritüeli simgelediği tezini geliştirdi.
Ayrıca bu eşyalar, karbon 14 testi ile M.Ö. 5. yüzyıldan M.S. 6. yüzyıla kadar tarihlendirilebiliyordu. Ve burada büyük bir uygarlık yaşamıştı. Bu uygarlık tam 1000 yıl boyunca varlığını sürdürmüştü. Bölgenin çöl topraklarını kendilerine yerleşim bölgesi olarak seçen bu topluluk, günümüzde "Nazcalılar" diye anılıyor.
Peki ama, büyük çoğunluğu sadece uçaktan görülebilen bu dev şekilleri Nazcalılar nasıl çizmiş olabilirler? Guiseppe Orefici bu konuyu fotoğrafçılıkta kullanılan "agrandisman" yöntemiyle açıklıyor. Ona göre, önce ana şeklin en küçük parçasının şeklini çizdiler ve daha sonra da, basit basamak hesaplarıyla daha büyüklere geçtiler. İtalyan arkeoloğun düşüncesi başka bir olayı daha açıklıyor: bazı geogliflerdeki temel hesaplama hatalarını...
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui Metafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ... Astroloji Burçlar,fallar,tarot,Rüya Analizi
It is inspiring to know the story of a woman so passionate about science and culture - thank you for sharing this valuable information!
YanıtlaSilWhat an interesting article about Maria Reiche and her connection to the Nazca lines! It is impressive how you devoted space to detailing her passion and perseverance to decipher these ancient Peruvian mysteries. Maria Reiche's story is truly inspiring, and your publication does it justice by highlighting her efforts to preserve this unique heritage. Thank you for sharing this fascinating account of a pioneering woman and her dedication to archaeology!
YanıtlaSil